top of page

ALKOL BAĞIMLILIĞI TESPİTİNDE KULLANILABİLECEK BİYOKİMYASAL TESTLER NELERDİR

Alkolizm kronik, tekrarlayıcı ve ilerleyici bir hastalıktır. Aralarda kendiliğinden ya da herhangi bir dış etkiyle belirtileri azalsa bile zaman içinde yeniden ortaya çıkabilir. Aralarda kriz durumları yaşanabilir. Alkoliklerde alkole karşı fiziksel bir duyarlılığın yanında bütün istenmeyen sonuçlarına rağmen irade gücü ile bile üstesinden gelinemeyen bir içme arzusu vardır. Başka bir deyişle bu kişiler alkole bağlı olarak yaşadıkları kötü sonuçlardan ders almazlar ve hatta başlarına gelenlerin gerçek nedeninin alkol olduğunu inkar ederek teselliyi yine alkolde ararlar.


Alkol bağımlılığı, bir kişinin iş ve evdeki normal aktivitelerini sürdürme yeteneğini önemli ölçüde etkileyen ve genel sağlıkları üzerinde ciddi bir etkisi olabilecek aşırı ve kontrol edilemeyen seviyede içki içmek ile ilişkilidir. Alkol bağımlılığı olan kişilerde alkol kullanımı için çok büyük bir istek duyma ve bu isteği kontrol edememe, tasarlandığından daha fazla miktarda veya uzun süreli alkol kullanımı, alkolü bırakmak veya kontrol altında tutmak için sonuç vermeyen çabalar, başarısız bırakma denemeleri, ve alkol kullanımı azaltıldığında ya da bırakıldığında titreme, terleme, çarpıntı vb. yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkma durumları mevcuttur.

Alkol bağımlılık için psikometrik testler kullanılabilir ancak biyokimyasal testlere göre farklı yönleri vardır. Psikometrik ölçümler ile geçerli bir öz bildirim yapmak kimi zaman zordur. Kişi, zaman zaman hatırlama sorunu yaşayabilir ve bu nedenle de yanlış aktarımlar yapabilir veya içki içme davranışı veya tutumu hakkında samimi ifadeler verme konusunda yetersiz ve isteksiz kalabilir. Bu yüzden biyokimyasal testler alkol tedavisinin etkinliği ile ilgili araştırmalara güvenilirlik katabilir ve klinisyenlere hastalar hakkında ek bir nesnel bilgi kaynağı sağlayabilirler. Ayrıca biyokimysal testler daha güvenli bilgiler sağlar. Psikometrik testlerle güvenli sonuçlar elde etme zordur ve uzmanlık, motivasyon ve dürüstlük gerektirir. Biyokimyasal testlerin doğruluğunu etkileyecebilecek preanalitik faktörler kontrol altına alındığında (Numune toplama, numunenin işlenmesi, saklanması ve transferi gibi)  biyokimyasal testlerin analizi öncesi yürütülen kalite-kontrol programları ile sonuçların doğru tayini ve güvenilir yorumlanması sağlanması daha kolaydır.


Alkol bağımlılığında kullanılabilecek biyokimyasal testlerin bir takım özellikleri olmalıdır. İdeal olan, kullanılacak biyokimyasal testin, belirli bir süre boyunca tüketilen alkol miktarına doğrudan karşılık gelen değerler vermesidir. Test için numunenin elde edilmesi ve testin yapılması kolay ve ölçülmesi ucuz olmalıdır. Sonuçlar hızlı bir şekilde elde edilebilmelidir. Ayrıca, prosedür hastalar ve klinisyenler için oldukça kabul edilebilir olmalıdır. Şu anda mevcut geleneksel anlamda kullanılan biyokimyasal testler bu özelliklerin tümüne sahip değildir. Alkol kan düzeylerini doğrudan veya dolaylı olarak ölçen testler bu hedeflere yaklaşır, ancak yalnızca akut ve kronik alkol alımı durumlarında farklılık göstermektedirler. Değerli olan nokta, akut alımdan önceki içme durumu hakkında bilgi sağlayacak olmasıdır.


Alkol bağımlılığını tespit etmede kullanılabilecek biyokimyasal testler


Alkol bağımlılığının değerlendirilmesinde özellikle alkolün doğrudan biyokimyasal etkileri olduğunu gösterebilen Gama Glutamil-Transferaz (GGT), Ortalama korpusküler hacim (MCV), Serum glutamikoksalasetik transaminaz (SGOT, AST), Serum glutamik-pirüvik transaminaz (SGPT, ALT) belli başlı biyokimyasal laboratuvar testleri olarak gösterilmektedir.

Akut alkolizm tesbitinde kan etanol düzeyi ve idrarda etilglukronid düzeyi kullanılabilir. Kronik alkol bağımllılarında ise GGT, AST, ALT, Mean Corpusculer Volum (MCV) ve Carbohydrate–Deficient Transferrin = Karbonhidrat eksik Transferrin (CDT) kullanılabilir. CDT, en spesifik, en erken sonuç veren en kararlı biyokimyasal test durumundadır.


Gama-Glutamiltransferaz (GGT)

Yüksek serum GGT düzeyi, alkol kullanım bozukluğunun en yaygın kullanılan biyokimyasal testi olmaya devam etmektedir. 4 ila 8 hafta boyunca günde 4 veya daha fazla içeceğin kronik olarak içilmesi, kan GGT seviyelerini önemli ölçüde artırır. GGT'nin yarı ömrü 14-26 gündür ve seviyelerinin normal aralığa dönmesi için genellikle dört ila beş haftalık bir sürede olur.. Bu testin yakın geçmişte alkol bağımlılığını tespit etme yeteneği, GGT'yi alkol kullanım bozukluğunda iyileştirmede yoksunluğu izlemek için faydalı kılmaktadır. Alkolle ilişkili bozukluklarda GGT duyarlılığı ve özgüllüğü % 40-80 arasında değişebilen bir testtir. Bu enzim aminoasitlerin taşınmasına yardım etmekte ve dokularda oldukça yaygın olarak bulunmaktadır. Yaygın olarak bulunmasına bağlı olarak GGT; alkole bağlı olmayan karaciğer hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, bazı kalp ve böbrek hastalıkları, şiddetli travma, hipertiroidizm, şişmanlık, barbitürat, antikoagulan ve antikonvulsan kullanımı gibi durumda yalancı pozitif olarak artabilmektedir. Bundan dolayı GGT düzeyi alkol bağımlılığı olanlar ile alkol bağımlısı olmayanlar hakkında bilgi vermede güçlükler oluşturabilmektedir. Bu gibi durumlarda alkol kullanımı ile ilişkili diğer biyokimyasal laboratuvar testleri ve klinik özelliklerin dikkate alınması oluşabilecek güçlükleri azaltabilir.


Carbohydrate–Deficient Transferrin = Karbonhidrat eksik Transferrin (CDT)

İki haftadan fazla günlük 60 gr (~cc) alkol alımı sonucu, CDT düzeyi artar. Bu sonuç, kronik olarak aşırı alkol kullanımını gösterir. Alkol azaltıldığında, CDT düzeyi de azalır. CDT düzeyinde %30’luk azalma, alkol alımında da önemli azalma olduğunu gösterir Tedavi sırasında relaps gözlenen hastalarda %60 oranında artış olması ise, sürekli olarak yoğun alkol alımına devam edildiğini gösterir. Bir anlamda CDT testi, HbA1c gibidir Düzeyi, diyet/alkol alımı ve tedavi ile değişebilmektedir Hasta takibinde kullanılabilecek en iyi biyokimyasal test durumundadır. CDT testi, FDA tarafından onaylanmıştır

Çeşitli ülkeler, ehliyet verilişi ve yenilenmesi işlemlerinde CDT test ölçümü istemektedirler. Amaç, kronik alkoliklere araçları teslim etmemektir. Alkol kullanımı, suç işleme eğilimini arttırmaktadır. Kişiler, alkol kullanımını kabul etmemektedirler Tartışmaları sona erdirecek somut delil CDT ölçümüdür. Adli olaylar daha adil ve kolay çözülecektir. ABD’de trafik kazalarının 3’te biri alkol alımından kaynaklanmaktadır

Ölümcül kazaya neden olanların %42’sinde alkol saptanmıştır. Avrupa’da alkol kullanımına bağlı ehliyet kaybedildiğinde, tekrar başvuru yapıldığında CDT ve GGT testleri birlikte istenmektedir

Carbohydrate deficient transferrin (CDT), kronik alkol bağımlılığının teşhisinde kullanılan yaygın bir belirteçtir. Belçika’da iki buçuk yılı aşkın bir süredir alkollü araç kullanımı nedeni ile alınan sürücü belgelerinin geri verilmesi ve yeni sürücü belgesi başvuruları için kullanılan bir tanı testidir. Negatif yüklü bir glikoprotein olan transferrin, karaciğerde metabolize edilir, dolaşımda demirin taşınmasına yardımcı olur. İki karbonhidrat kalıntısı ve iki N-bağlı glikan içerir. Farklı sayılarda negatif yüklü sialik asit rezidüleri eklenebilir. Uzun süreli Alkol alımı ile, bu kısımlar karbonhidrat içeriğini kaybedebilir, bu nedenle “karbonhidrat eksikliği” transferrin (CDT) terimi kullanılır. Buna bağlı olarak da asialo–, monosialo– ve disialo-Tf (transferrin) konsantrasyonları artar.

CDT'nin toplam Tf'ye oranından hesaplanan serum %CDT, şu anda kronik ağır alkol tüketimi (ortalama günde 50-80 g ve 1-2 haftayı aşan sürede etanol alınımı), için en spesifik biyobelirteçtir. CDT ölçümleri, izoelektrik odaklama, kromatografi, yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) ve kapiller elektroforez kullanılarak ölçülebilmektedir:. Doğuştan glikoprotein metabolizması hatası veya genetik transferrin olan hastalarda yanlış pozitif CDT sonuçları bulunabilir. Ciddi alkol kullanım bozukluğu olmayan karaciğer hastalıkları (örn. primer biliyer siroz), yüksek total transferrin ile karakterize hastalıkları olan hastalarda ve kombine böbrek ve pankreas nakli yapılan kişilerde de kullanılan ölçüm tekniği veya ölçüm değerine göre yanlış pozitif sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.


CDT testine ek olarak GGT, MCV, ALT, AST testleri de alkol bağımlılarında kullanılmaktadır. Ancak bu testler, alkol bağımlılığına spesifik olmamaları ve çeşitli yönlerden kısıtlılıkları nedeniyle güvenilir sonuçlar verememektedirler.

GGT testi alkol dışında birçok nedenle yükselebilir. Spesifik değildir. Alkol dışındaki nedenlerden dolayı yanlış pozitiflik oranı yüksektir.

ALT ve AST testleri kronik alkol kullanımını göstermezler. Kısa sürede normale dönerler. Ayrıca, alkol dışında birçok nedenle yükselirler.

MCV de kronik alkol kullanımından etkilenir, ancak alkol dışında birçok faktör de MCV’yi etkiler. Spesifik değildir.


KAYNAKÇA

1.Alkol Kullanım Bozukluğunda Biyobelirteçler

Biomarkers in Alcohol Use Disorder Nilgün Tekkeşin

Bağımlılık Dergisi, 2024; 25(4):478-490 Doi: 10.51982/bagimli.1421221


2.Alkol bağımlılığında Gama Glutamin Transferaz (GGT) düzeyinin kan biyokimyasal testleri ve klinik özellikler ile bağlantısı Osman Salış*, Abdullah Akpınar**

S.D.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt.2/ Sayı. 2 // 2011

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
DİNAMİK TESTLER

GECELİK 1 mg DEKSAMETAZON SUPRESYON TESTİ (1 mg DST)   Testin Amacı  ACTH ve kortizol düzeylerini baskılayarak hiperkortizolizm olup...

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

İletişim

05325471160

Takip Et

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2024, Bilimsel Biyokimya Kütüphanesi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page